Düzce Depremi'nin yıl dönümünde, TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Ankara Şubesi önemli bir etkinliğe imza attı. Bartın’ın kent merkezindeki Hükümet Caddesi'nde, Bartın Belediyesi Kent Müzesi önünde bir fotoğraf sergisi açan İMO Ankara Şubesi, Türkiye'nin yaşadığı büyük depremler ve sonrasında alınan önlemler ile eksik kalan uygulamalar hakkında farkındalık yaratmayı hedefledi. Sergide, 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremlerinde çekilmiş fotoğraflar yer aldı. Dağıtılan broşürlerde ise, Türkiye’deki deprem gerçeği, geçmişten bugüne yapılan yasal düzenlemeler ve gelecekte alınması gereken önlemler vurgulandı.6 Şubat 2023’te yaşanan Kahramanmaraş depremleri, 1999 yılından bu yana geçen sürede yapılan düzenlemelerin yeterli olmadığını bir kez daha ortaya koydu. Kahramanmaraş merkezli depremler ve ardından 20 Şubat’ta meydana gelen Hatay Depremi, 11 ili etkileyerek Türkiye’nin yakın tarihindeki en büyük felaketlerden birini yaşamasına neden oldu. 53 binden fazla vatandaş hayatını kaybederken on binlerce bina kullanılamaz hale geldi. Uzmanlar, depremin ülkeye maliyetinin yaklaşık 150 milyar doları bulacağını öngörüyor.
Sergide dagğtılan broşürlerde şu bilgilere yer verildi:
"17 Ağustos'tan 6 Şubat'a; Enkaz Altında Kalan Bir Ülke!.. 17 Ağustos'tan Sonra Ne Olmuştu, 6 Şubat'tan Sonra Ne Oldu? 1999 Gölcük Depremi Cumhuriyet tarihinin en büyük depremlerinden biri olarak kayıtlara geçmiş, 7,4 büyüklüğündeki bu deprem tüm Marmara Bölgesini etkilemiştir. Deprem 20 bin civarında yurttaşımızın canına mal olurken 50 bin civarında yurttaşın yaralanmaya sebep olmuştur. Bölgedeki yapıların yaklaşık 113 bini yıkık ve ağır hasarlı olmak üzere kullanılamaz hale geldi. 17 Ağustos Depreminin can ve mal kayıplarının yanı sıra ekonomiye de etkisi büyük olmuş, 2001 ekonomik krizinin önemli sebeplerinden biri olarak kabul edilmiştir. Asıl olarak Marmara Depremi, ülkemizin depreme bakış açısının değişmesinde bir milat olma özelliği taşımaktadır. Depremlere karşı hazırlığın toplumsal bir farkındalıkla, mevzuattan uygulamaya kadar her kademede yeniden yapılanma ve dönüşüm ile mümkün olabileceği tüm kamuoyunca ortak bir fikre dönüşmüştür. İnşaatlarda kullanılan malzeme kalitelerinin arttırılmasına yönelik atılan adımlar, yenilenen deprem yönetmelikleri ve yeni bir yapı denetim mevzuatının varlığı toplumda 2001 yılı sonrası yapılan yapıların daha güvenli olduğuna dair bir kanaat oluşturmuş olsa da durumun sanıldığı gibi olmadığı, 20 yıllık zaman diliminde hiçbir konuda yeterli hazırlığın yapılmadığı 6 Şubat 2023 Depremleriyle ortaya çıkmıştır. 6 Şubat Kahramanmaraş Depremlerinin ve 20 Şubat Hatay Depreminin yaratmış olduğu yıkım ne yazık ki 17 Ağustos Marmara Depreminin birkaç katı büyüklüğündedir. Depremden etkilenen 11 il ve çevresinde, resmi rakamlara göre 53 bin 537 yurttaşımız hayatını kaybetti, 36 bin civarında bina depremler esnasında yıkıldı, 311 bin bina ise kullanılamaz hale geldi. Uzmanlar bu depremlerin ekonomik maliyetinin 150 milyar dolar civarında olduğunu tahmin etmektedir.
Depremlerden Korunmanın Yolu Riskleri Azaltmaktan Geçmektedir.
• İmar Barışı
Ülkemizde 1984 yılından bu yana farklı yıllarda toplamda 8 adet imar affı çıkarılmıştır. Mühendislik hizmeti almamış, usulüne uygun yapılmamış ve/veya zamanla yapılan müdahalelerle taşıyıcı sistemi zarar gören yapılar, yapıda oluşacak bütün sorumluluk vatandaşa yüklenerek af/barış gibi isimlerle yasallaştırılmıştır. Neredeyse %97'si deprem kuşağında olan ülkemizde bu ve benzeri uygulamaların son bulması gerek- mektedir.
• Bina Envanter
Yaşanan depremlerle birlikte görmekteyiz ki yapı stokumuz yeterince güvenli değil. Yapı stokumuzun deprem riski açısından değerlendirilmesi ve bir öncelik sıralamasının yapılması yapılarımızın iyileştirilmesi için acil gündemimiz olmalıdır. Bu konuda AFAD'ın yayınladığı "Ulusal Deprem Strateji Eylem Planında" (UDSEP2011) 2023 yılına kadar tüm yapıların envanterinin çıkarılması hedeflenmekteydi. Maalesef bugün bu hedefin çok gerisindeyiz. İMO olarak bu konuda birçok bölgede çalışmalar yürütmekte olup yapıla- cak çalışmalarla ilgili tüm kurum ve kuruluşlara işbirliğine açık olduğumuzu bildiriyoruz.
• Yapı Denetim Sistemi
1999 Depreminden sonra yapı üretim süreci ile ilgili temel değişiklikler yapıldı. Bunlar- dan birisi yapı malzemelerinin kalitesinin arttırılmasına yönelik diğeri ise yapı denetim sistemi idi. Yapı denetim sistemi yasalaştığı günden bu yana onlarca kez değişikliğe uğradı. Bugün mevcut durumda yapı denetim sisteminde hâlâ aksayan birçok nokta bulunmaktadır. Bu sorunlara acilen çözüm bulunmalıdır.
• Şantiye şefliği Yönetmeliği
Mevcut yasa ve yönetmeliklere göre her yapıda şantiye şefi bulunmak zorundadır. Ancak şantiye şefinin aynı anda çeşitli sınıflandırmalara bağlı olarak 4 farklı şantiyede bulunması gerekebilmektedir. Yasal düzenlemeler ve denetim yetersizlikleri şantiye şefliğinin fiili olarak yapılmasını zorlaştırmaktadır. Şantiye şefliği yapı güvenliği için hayati önemdedir ve tam zamanlı olarak yapılabilmesi için gerekli tüm yasal düzenle- meler hayata geçirilmelidir.
• Periyodik Kontrol
6 Şubat Depremleri ve sonrasında yaşanan dava süreçlerine baktığımızda kullanım amacı değişikliği vs. sebeplerle birçok yapı kullanıldığı süreç içerisinde çeşitli deformasyonlara maruz kalmıştır. Yapılardaki özellikle ticari alanlardaki ihtiyaca yönelik bu değişiklikler tüm bina sakinlerinin hayatını riske atmaktadır. Yapı güvenilirliği kontrolü için periyodik muayenelerin yapılması gerekmektedir.
• Yetkin Mühendislik
İnşaat mühendisliği deneyime bağlı olarak yetkinliğin arttığı bir meslek disiplinidir. Mezun olunduğunda bu yetkinlik ve tecrübeye sahip olmak mümkün değildir. Bu sebeple İnşaat Mühendisleri Odası (IMO) geçmişten günümüze birçok yasal düzenle- meyi hayata geçirmeye çalışmıştır. Mevcut yasal düzenlemeler sebebiyle engel olunan bu düzenlemeler için yasal dayanak sağlanmalıdır. Unutulmamalıdır ki; Nitelikli Mühendislik Hizmeti Hayat Kurtarır."MUHABİR - YUSUFHAN KABAKCI
Sergide dagğtılan broşürlerde şu bilgilere yer verildi:
"17 Ağustos'tan 6 Şubat'a; Enkaz Altında Kalan Bir Ülke!.. 17 Ağustos'tan Sonra Ne Olmuştu, 6 Şubat'tan Sonra Ne Oldu? 1999 Gölcük Depremi Cumhuriyet tarihinin en büyük depremlerinden biri olarak kayıtlara geçmiş, 7,4 büyüklüğündeki bu deprem tüm Marmara Bölgesini etkilemiştir. Deprem 20 bin civarında yurttaşımızın canına mal olurken 50 bin civarında yurttaşın yaralanmaya sebep olmuştur. Bölgedeki yapıların yaklaşık 113 bini yıkık ve ağır hasarlı olmak üzere kullanılamaz hale geldi. 17 Ağustos Depreminin can ve mal kayıplarının yanı sıra ekonomiye de etkisi büyük olmuş, 2001 ekonomik krizinin önemli sebeplerinden biri olarak kabul edilmiştir. Asıl olarak Marmara Depremi, ülkemizin depreme bakış açısının değişmesinde bir milat olma özelliği taşımaktadır. Depremlere karşı hazırlığın toplumsal bir farkındalıkla, mevzuattan uygulamaya kadar her kademede yeniden yapılanma ve dönüşüm ile mümkün olabileceği tüm kamuoyunca ortak bir fikre dönüşmüştür. İnşaatlarda kullanılan malzeme kalitelerinin arttırılmasına yönelik atılan adımlar, yenilenen deprem yönetmelikleri ve yeni bir yapı denetim mevzuatının varlığı toplumda 2001 yılı sonrası yapılan yapıların daha güvenli olduğuna dair bir kanaat oluşturmuş olsa da durumun sanıldığı gibi olmadığı, 20 yıllık zaman diliminde hiçbir konuda yeterli hazırlığın yapılmadığı 6 Şubat 2023 Depremleriyle ortaya çıkmıştır. 6 Şubat Kahramanmaraş Depremlerinin ve 20 Şubat Hatay Depreminin yaratmış olduğu yıkım ne yazık ki 17 Ağustos Marmara Depreminin birkaç katı büyüklüğündedir. Depremden etkilenen 11 il ve çevresinde, resmi rakamlara göre 53 bin 537 yurttaşımız hayatını kaybetti, 36 bin civarında bina depremler esnasında yıkıldı, 311 bin bina ise kullanılamaz hale geldi. Uzmanlar bu depremlerin ekonomik maliyetinin 150 milyar dolar civarında olduğunu tahmin etmektedir.
Depremlerden Korunmanın Yolu Riskleri Azaltmaktan Geçmektedir.
• İmar Barışı
Ülkemizde 1984 yılından bu yana farklı yıllarda toplamda 8 adet imar affı çıkarılmıştır. Mühendislik hizmeti almamış, usulüne uygun yapılmamış ve/veya zamanla yapılan müdahalelerle taşıyıcı sistemi zarar gören yapılar, yapıda oluşacak bütün sorumluluk vatandaşa yüklenerek af/barış gibi isimlerle yasallaştırılmıştır. Neredeyse %97'si deprem kuşağında olan ülkemizde bu ve benzeri uygulamaların son bulması gerek- mektedir.
• Bina Envanter
Yaşanan depremlerle birlikte görmekteyiz ki yapı stokumuz yeterince güvenli değil. Yapı stokumuzun deprem riski açısından değerlendirilmesi ve bir öncelik sıralamasının yapılması yapılarımızın iyileştirilmesi için acil gündemimiz olmalıdır. Bu konuda AFAD'ın yayınladığı "Ulusal Deprem Strateji Eylem Planında" (UDSEP2011) 2023 yılına kadar tüm yapıların envanterinin çıkarılması hedeflenmekteydi. Maalesef bugün bu hedefin çok gerisindeyiz. İMO olarak bu konuda birçok bölgede çalışmalar yürütmekte olup yapıla- cak çalışmalarla ilgili tüm kurum ve kuruluşlara işbirliğine açık olduğumuzu bildiriyoruz.
• Yapı Denetim Sistemi
1999 Depreminden sonra yapı üretim süreci ile ilgili temel değişiklikler yapıldı. Bunlar- dan birisi yapı malzemelerinin kalitesinin arttırılmasına yönelik diğeri ise yapı denetim sistemi idi. Yapı denetim sistemi yasalaştığı günden bu yana onlarca kez değişikliğe uğradı. Bugün mevcut durumda yapı denetim sisteminde hâlâ aksayan birçok nokta bulunmaktadır. Bu sorunlara acilen çözüm bulunmalıdır.
• Şantiye şefliği Yönetmeliği
Mevcut yasa ve yönetmeliklere göre her yapıda şantiye şefi bulunmak zorundadır. Ancak şantiye şefinin aynı anda çeşitli sınıflandırmalara bağlı olarak 4 farklı şantiyede bulunması gerekebilmektedir. Yasal düzenlemeler ve denetim yetersizlikleri şantiye şefliğinin fiili olarak yapılmasını zorlaştırmaktadır. Şantiye şefliği yapı güvenliği için hayati önemdedir ve tam zamanlı olarak yapılabilmesi için gerekli tüm yasal düzenle- meler hayata geçirilmelidir.
• Periyodik Kontrol
6 Şubat Depremleri ve sonrasında yaşanan dava süreçlerine baktığımızda kullanım amacı değişikliği vs. sebeplerle birçok yapı kullanıldığı süreç içerisinde çeşitli deformasyonlara maruz kalmıştır. Yapılardaki özellikle ticari alanlardaki ihtiyaca yönelik bu değişiklikler tüm bina sakinlerinin hayatını riske atmaktadır. Yapı güvenilirliği kontrolü için periyodik muayenelerin yapılması gerekmektedir.
• Yetkin Mühendislik
İnşaat mühendisliği deneyime bağlı olarak yetkinliğin arttığı bir meslek disiplinidir. Mezun olunduğunda bu yetkinlik ve tecrübeye sahip olmak mümkün değildir. Bu sebeple İnşaat Mühendisleri Odası (IMO) geçmişten günümüze birçok yasal düzenle- meyi hayata geçirmeye çalışmıştır. Mevcut yasal düzenlemeler sebebiyle engel olunan bu düzenlemeler için yasal dayanak sağlanmalıdır. Unutulmamalıdır ki; Nitelikli Mühendislik Hizmeti Hayat Kurtarır."MUHABİR - YUSUFHAN KABAKCI