Zonguldak’ın ilk gazetecisi Tahir Karaoğuz’un oğlu Doğu Karaoğuz tarafından kaleme alınan “Efsane Madenci Süleyman sırrı” adlı kitap, Çaycuma Belediyesi Kültür Yayınları tarafından yayınlandı.
Bu kitap beni yıllar öncesine götürdü. 1960’lı yıllar... O yıllarda dayım Yılmaz Keleşli’nin dükkanında çıraklık yaparken Bartın’ın gün görmüş yaşlı esnafları dükkanımıza gelirdi. Bu kişiler yıllarca yemenicilik ve kunduracılık yapmış, yaşları 70’in üzerinde olan kişilerdi.
Dayımın dükkanındaki sohbetler sırasında anılarını anlatırlarken madenci Süleyman Sırrı’dan da bahsederlerdi. Çünkü bu kişiler, Zonguldak madenlerinde çalışan işçilere tabanları kabaralı, ocaklarda giyilmek üzere postal şeklinde ayakkabılar imal ederlerdi. Ve bunlar toptan olarak 1940’lı yıllarda öküz arabaları ile eski Çakırkadı yolundan Kokaksu’ya kadar gidip buradan trene yüklenip Zonguldak’a götürülürmüş.
Anılarını anlatırlarken madenci Süleyman Sırrı’nın isminden de sıklıkla bahsederlerdi. Madencilere ayakkabı yapımı 1950’li yıllara kadar Bartın için önemli gelir kaynaklarından biriydi. İlk defa Süleyman Sırrı’nın ismini bu yaşlı esnaflardan duymuştum.
Süleyman Sırrı ile ilgili ikinci hatırladığım şey ise kütüphanemde bulunan ve 1927 yılında Cemal Nadir tarafından yayınlanan eski arap harfleri ile basılan, “Salon ve İlanat” adlı dergidir. Bu dergi Zonguldak, Bartın, Devrek, Sinop ve diğer pek çok yeri hem idari hem de ekonomik ve sosyal açıdan anlatıyordu. Bu derginin Zonguldak’ın anlatıldığı bölümde Süleyman Sırrı’nın takım elbiseli ve yuvarlar melon şapkalı bir de fotoğrafı bulunmaktaydı.
Peki, kimdi bu Süleyman Sırrı ve neden bu kadar ünlenmişti? Bende merak uyandırdı. Yeğeni Doğu Karaoğuz tarafından yayınlanan bu kitapta Süleyman Sırrı’nın hayatını okuyunca merakımı gidermiş oldum. Yakın tarihhimize ve bilhassa madencilik tarihimiz ile ilgili önemli bir kaynak olan bu kitabın yazarı Doğu Karaoğuz’u tebrik ederim. Yeri gelmişken kitabın yayınlanmasına verdiği destekten dolayı Çaycuma Belediye Başkanı Bülent Kantarcı’ya da teşekkürlerimi iletirim.