Çanakkale cephesinde savaşan Hüseyin, düşmanla Anafartalar’da göğüs göğüse çarpıştı. Bu kanlı mücadelede binlerce askerin şehit düştüğü anlarda, Hüseyin dizkapağından yaralanarak savaş dışı kaldı. Ancak, sırtını sıvazlayan doktorun moral vermesiyle iyileşip yeniden cepheye döndü. Çanakkale’de Alman komutan Golç Paşa tarafından ödüllendirilmek üzere seçildiğini öğrendiği anda, hayatının dönüm noktalarından biri daha yaşandı. Yaverin sözleriyle mükâfatı beklerken, ertesi gün savaşta yaralanarak hastaneye kaldırıldı ve böylece ödül hikayesi bir daha hiç gün yüzüne çıkmadı. Yine de, Hüseyin’in kahramanlık öyküsü burada bitmedi.
Savaşlar sona erdiğinde, Hüseyin memleketine dönmüş, sevdiklerini yitirmiş ve bitkin bir halde yaşam mücadelesine devam etmeye başlamıştı. 1919’un baharında Amasra’ya dönen Hüseyin, yalnızca iki ay sonra Anadolu’nun özgürlük mücadelesi için gönüllü olarak Kuva-yı Milliye saflarına katıldı. Cepheye gönderilmeyen Hüseyin, Amasra Sahil Tarassut Müfrezesi'nde görev aldı ve buradaki fedakârlıklarıyla bir kez daha adını tarihe yazdırdı. Ancak, kahramanlıklar ve fedakârlıklarla dolu bu yaşam, ne yazık ki kamuoyundan gereken ilgiyi göremedi.Savaşlardan Çobanlığa: Yoksulluk İçinde Bir Hayat
1922 yılında terhis edilen Hüseyin, askeri kariyerini sonlandırmış ve hayatına köyünde çobanlık, balıkçılık ve taşçılık yaparak devam etmişti. Askerlik dönemindeki yaralarına, ailesinin kaybına ve zorlu yaşam koşullarına rağmen mücadelesine devam etti. Ancak, ona bir türlü bağlanmayan gazilik aylığı, oğlunun dalgıçlık yaparken vurgun yiyerek ölmesi gibi trajediler, hayatının son dönemlerini gölgede bıraktı. Savaşlarda gösterdiği kahramanlık, onun günlük yaşamında ekmek mücadelesi veren sıradan bir insana dönüşmesine engel olamadı.
Unutulan Bir Kahraman
Barut Hüseyin’in, savaşlarda gösterdiği kahramanlıklar yıllarca unutulmuş, yaşadığı zorluklar karşısında kamu kurumlarından herhangi bir destek alamamıştı. 1969 yılında ölene kadar, hem Hüseyin hem de eşi Sakine Kadın, devletin kapısını çalan dilekçelerle bir nebze yardım alabilmek için çaba sarf etti. Milli Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığına yazılan sayısız dilekçe karşısında alınan iki küçük maddi yardım dışında, Hüseyin’in kahramanlıkları ne yazık ki karşılıksız kaldı.
Onun dilekçelerinde bahsettiği savaş anıları, adeta tarihin en çetin dönemlerinden birinin özeti gibiydi. Balkan Savaşları’ndan Anafartalar’a, Dobruca’dan Kafkas Cephesi'ne kadar birçok önemli cephede savaşan Hüseyin, tarihi anılarını anlatırken, gözlerindeki ışık hiç sönmedi. Tarihin büyük olaylarına tanıklık eden bu kahraman, ne yazık ki tarihin tozlu sayfalarında kaybolmaya yüz tutmuştu.
MUHABİR - YUSUFHAN KABAKCI