1967 yılına ait bu büyüleyici fotoğraf, ünlü fotoğrafçı Timur tarafından çekilmiş ve Selma Ulus’un özel aile arşivinde saklanmıştır. Ulus Cumhuriyet Alanı’nda kurulan Cuma Pazarı’nı belgeleyen bu kare, dönemin sosyal yaşamını ve atmosferini gözler önüne seriyor. Yağmurun ardından gelen o huzurlu ama melankolik akşamı anlatan fotoğraf, sıradan bir pazar gününün ötesinde, kasabanın ruhunu yansıtan bir belge niteliğinde.
İki gün süren yağmur nihayet durmuş ve kara bulutların yerini dolunay ve yıldızlar almıştır. Gökyüzünün yansıması, Cumhuriyet Alanı’nda biriken su birikintilerinde kendine yer bulmuş, adeta geceyi çalmak isteyen su damlaları gibi, ışığın peşindedir. Somun Erceb’in lokantasının önündeki soluk sokak lambası bile bu yarışın bir parçası olmuş gibidir.
Alanı çevreleyen eski tahta evler, yılların verdiği yorgunluğa bir de yağmurun rutubetini eklemiş, sessizce zamanın ağırlığını taşımaktadır. Kasap Kaba Davut’un dükkânının önünde, sokakta asılı kalan eski et kokusuna kapılan kedi ve köpekler, gecenin sessizliğinde umutla yiyecek beklemektedir. Kimileri kapının önündeki kuyruk yağı kokan taşlara tırmanmış, belki de geceyi biraz daha çekilebilir kılmaya çalışmaktadır.
Gecenin gerçek kahramanı ise Tıyırtı Bekçi’dir. Zayıf, küçük ama cesur bu adam, kasabanın huzurunu sağlamak için geceyi arşınlamaktadır. Kendine has düdük sesiyle tanınan Bekçi, sokakların izbe köşelerine bile güven aşılar. Devletin verdiği üniforma üzerinde emanet gibi durur ama yüreği devasa bir güven hissi verir kasaba halkına. Hırsızlar, hovardalar onun sesini duyduğunda kaybolur, halk ise rahat bir uyku çeker.
Belediye jeneratörü gece yarısı çalışmayı bırakmış, Çeküç Hasan Bayram da evine dönmüştür. Kasaba, jeneratörün sağladığı 110 Watt’lık elektrikten yoksun kalmıştır. Ancak bu durum kimseyi şaşırtmaz; kasaba halkı karanlığa alışkındır ve bu karanlık, geceyi daha anlamlı kılar.
Atatürk Heykeli’nin önündeki çeşmeler, gece boyunca kendi şarkılarını söylemektedir. Bu şarkıya, karşıdaki üç katlı ahşap binanın penceresinden sızan ışık ve bir çift kara göz eşlik eder. Perdenin arkasındaki kişi, meydanda bir umut arar, belki de bir özlemi giderir gözleriyle.
Kaynak: Satı Lütfi Okçu
MUHABİR - YUSUFHAN KABAKCI