Filografi kelime kökü olarak Yunancadır ve “Philein” (sevmek) ve “Graphein” (yazmak) köklerinden oluşur. Filografi sanatının tam tarih olarak ne zaman ortaya çıktığı bilinmese de doğuş yerinin Orta Doğu olduğu tahmin edilir. Orta Doğu’dan çıkıp tüm Dünya’ya yayılan bu sanat, özellikle Osmanlı Dönemi’nde rağbet görmüştür. Bahsedilen sanat Osmanlı Dönemi’nde usta-çırak ilişkisini geliştirmesinin yanı sıra zihinsel veya psikolojik hastalığı bulunan kişilerin tedavi edilmesinde önemli rol üstlenmiştir.
Bartın’da 2010 yılından itibaren filografi sanatını icra eden Mustafa Baştan, hem muhteşem bir esere imza attı hem de bir hayalini gerçekleştirdi.
Her türlü zorluklarla mücadele eden Ayasofya, Bizans İmparatoru 1. Justinianus tarafından 531 ile 537 yılları arasında İstanbul’un tarihi yarımadasındaki eski şehir merkezine inşa ettirilmiş bazilika planlı bir patrik katedrali olmuştur. 1453 yılında İstanbul2un Osmanlılar tarafından fethedilmesinden sonra 2. Mehmed (Fatih Sultan Mehmed) tarafından camiye dönüştürülmüştür. Sonrasında uzunca bir süre müze olarak ziyaretçileri ile buluşan Ayasofya, 24 Temmuz 2020’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından yeniden cami olarak ibadete açıldı.
Eser, 2010 yılında filografi sanatına başlayan Mustafa Baştan tarafından yapıldı. Çivi ve iplerin muhteşem uyumu birleştirilen el emeği eserde tamı tamına 120 bin adet çivi çakılarak ve binlerce metre ip kullanılarak 285 santim eni ve 185 santim boy ölçüsünde, 120 kilo ağırlığında, 3 bin 250 saatte sıkı bir çalışma sonucunda tamamlandı.
Mustafa Baştan, Ayasofya çalışması ile hem hayalini gerçekleştirmiş hem de geleneksel filografi sanatını tüm dünyaya duyurmayı hedefliyor.
MUHABİR - YUSUFHAN KABAKCI