Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde devam eden 2024 bütçe görüşmeleri sırasında CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı bütçesi kapsamında Bartın Irmağı ve Yan Kolları Islah Projesi’ne yönelik eleştirilerini dile getirdi. Projenin yetersiz planlama ve denetim süreçleri nedeniyle halkın ve kentin yararına olmadığını belirten Bankoğlu, projeyi "beceriksizlik ve liyakatsizlik örneği" olarak nitelendirdi. Ayrıca, Bakanlığın projenin izin ve onay süreçlerinde şeffaflık göstermediğini vurgulayarak projeyi iptal ettirmek için mücadele edeceklerini belirtti.
“Bartın Halkıyla Irmağın Arasına Bir Çin Seddi Örülüyor”
Bankoğlu, Bartın Irmağı Projesi’nin çevreye uyumlu olmaktan uzak bir beton yığınına dönüştürüldüğünü savunarak, “Bartın Irmağı’na 1-2 metre yüksekliğinde beton duvarlar, bazı yerlerde ise 3-4 metreye ulaşacak cam korkuluklar inşa ediliyor. Siz Bartın halkıyla ırmağın arasına bir Çin Seddi örüyorsunuz,” dedi. Sel tehlikesi karşısında kalıcı bir çözüm sunmayan bu tür yapıların, kent estetiğine ve Bartın’ın doğal yapısına zarar verdiğini öne sürdü.
Projenin başlangıcının 2023 yılı başında ihale edildiğini ancak henüz resmi onay süreçlerinin tamamlanmadığını hatırlatan Bankoğlu, “Şubat 2023’te sözde ıslah çalışmalarına başlandı. Fakat projenin izni yok, onayı yok, geçerli bir protokolü bile yok,” diyerek uygulamaların hukuki dayanaktan yoksun olduğunu ifade etti.
“Bartın Irmağı Projesi Beceriksizliğin ve Liyakatsizliğin Bir Örneği”
Bankoğlu’nun konuşmasında şunlar yer aldı:
“Sayın Bakan rezil bir projeyle karşımızdasınız. Hangi proje bu? Bartın Irmağı ve Yan Kolları Islah Projesi. Peki, bu proje ne, bir ıslah projesi. Bizim 3500 yıllık Bartın Irmağı'mıza, Parthenios'a tüm ırmak boyunca, 1-2 metre yüksekliğinde, beton duvar üzerine ve yer yer gördüğünüz gibi 3-4 metreyi bulacak şekilde cam korkuluk tavan yapmak istiyorsunuz. Bakın kilometrelerce, ırmak boyunca cam korkuluk ve duvar yapıyorsunuz. Siz, Bartın halkı ile ırmağın arasına bir Çin Seddi örüyorsunuz. Yıllardır biz diyoruz ki "Sel Bartın'ın kaderi olmasın." diye çağrı yapıyoruz ama öyle bir proje getirdiniz ki gerçekten beceriksizliğin ve liyakatsizliğin bir örneği. 2023'ün başında bir ihale yapılıyor, şubat sonunda bu sözde ıslah çalışmalarına başlanıyor. Bakın, bir daha başka bir fotoğraf göstereyim, bu, emekliler evi. Emekliler evi duvarın arkasında kalmış, bu proje sizin ıslah projeniz. Projenin izni yok.
“Bu Kurul Sizin Bakanlığa Bağlı Değil Mi? Yapmayın, Rica Ediyorum”
Projenin izni yok, onayı yok, geçerli protokol yok; yanlış yere anlatmıyorum ama ben anlatayım. Siz nerede Bakanlık yaptığınızı unuttunuz mu? Ben anlamıyorum. Irmak nereye bağlı Sayın Bakan? Irmaklar bana mı bağlı? Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bu, size bağlı değil mi? Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Karabük Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu, yapmayın, rica edeceğim ya!
“Bu Belge Benim Bakanlığımın Değil, Sizin Bakanlığınızın!”
Bu ıslah projesinin bakın; protokolü yok, izni yok, onayı yok, uygulama projesi yok. Bu projeye onay veren komisyon, sizin Bakanlığınızın Komisyonu Sayın Bakan; Karabük Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu, sizin resmî evrakınız, benim bakanlığım değil, sizin Bakanlığınız. Bakanlığınızın komisyonlarının nereye onay verip vermediğini de benden öğrenecek değilsiniz herhâlde. Şimdi, "Bu projenin onayı var mı?" diye biz defalarca sorduk. Bize dediler ki: "Onay var." "Kim dedi bunu?" "Çevre Bakanlığı." dediler. "Onay var." dediler. Onay tarihi 2016. Biz "Böyle bir iş mi olur? deyince apar topar bir onay yazısı yazıldı. Proje Şubat 2023'te başlıyor ama onay yazınız, sizin Bakanlığınızın Komisyonunuzun yazısı, kararı Kasım 2023 tarihli. Yani, siz önce işi yapıyorsunuz, izni sonradan çıkmış. "Çalışmalar 2023'e kadar bitsin." denilmiş ama projenin sözden onayı 30 Kasım 2023'te çıkmış.
“Ortada Protokol Yok, İzin Yok, Uygulama Projesi Yok”
Projeyle ilgili her kurum başka bir şey söylüyor; DSİ başka, Çevre İl Müdürlüğü başka, belediyeler başka yanıt veriyor. DSİ: "Belediye ile DSİ arasında yapılan bir protokol gereği." diyor. Belediyeye soruyoruz, "Ortada bir protokol yok." Sonra DSİ olmayan protokolün maddelerini yazıyor. Protokolde Çıldır mahkemeleri yetkili kılınmış. Çıldır nerede, Ardahan'da. Ardahan nerede? Bartın'dan 1200 küsur kilometre uzakta. Sorunca, diyorlar ki: "Pardon, biz sehven yazmışız." diye yanıt geliyor ve gerçekten her şeyiyle özensiz bir proje. Bunu da geçiyorum, gerçekten "İzin var, başladık." dediğiniz kısım, birinci kısım. Siz diyorsunuz ki: "Bu projenin izni var. Bizim Komisyonumuzun kararı var, tarihi de Kasım 2023." Ama bu kararda "Uygulama projesi yoktur, bilimsel bir rapora ihtiyaç vardır, uygulama projenizi sunun." deniliyor. Bir yıl sonra, geçen ay bunun üzerine sizin Bakanlığınıza bağlı olan Komisyon karar veriyor ve diyor ki "İkinci etap bilimsel görüşe uygun ama biraz projeyi revize et, öyle getir." Yani hâlâ onayı yok ama yapımına devam ediliyor.
“Tüm Gücümüzle De Bu Projenin İptali İçin Mücadele Edeceğiz”
Biz projenin şu anki akıbeti nedir? Hâlâ bunu bilmiyoruz. İzni yok, onayı yok, mantığı yok, uygulanabilirliği yok, estetiği hiç yok, teknik, bilimsel bir çalışması doğru düzgün yok. Neyi var? Rantı var, kârı var; parası iyi. Proje durursa varlığını iddia ettiğiniz protokoldeki tüm sorumluluk da Bartın Belediyesi’ne yıkılmış çünkü nasılsa Bartınlı hemşehrilerimizin parası çok değil mi? Şimdi, bizim bu akıl dışı projeyi kabul etmemiz mümkün değil Sayın Bakan. Tüm gücümüzle de bu projenin iptali için binlerce imza toplandı, dava sürecini başlatacağız. Bartın'ın tarihine de, doğal güzelliğine de set çekilmesine asla izin vermeyeceğiz.”
MUHABİR - YUSUFHAN KABAKCI