Faciayı katliam olarak nitelendiren hukukçular, “Katliamın gerçekleştiği günden itibaren katledilen madencilerin aileleriyle birlikte yan yana, omuz omuza adalet mücadelesi veriyoruz. Amasra'da kâr ve üretim hırsı ile işçilerin canının yok sayıldığını; işçilere mezar olan maden ocaklarının yalnızca isimlerinin değiştiğini gördük.” İfadelerinde bulundu.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğünün gerçeğe aykırı rapor düzenlediğini iddia eden Dernek, şöyle devam etti;
“Göstermelik denetimler sonucunda gerçeğe aykırı rapor düzenleyen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü denetmenlerinin hiçbir önlem almayarak yaşanan katliama giden yolda sorumlu oldukları tespit edilmiştir. Bu kişiler hakkında ilk etapta soruşturma izni vermeyen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Danıştay kararıyla izin vermek zorunda kalmıştır. Ancak bu kişiler hakkında hâlâ iddianame tanzim edilmeyerek yargı önünde hesap vermelerinin önüne geçilmektedir.
“Tüm sorumlular yargılanmalı”
Katliamın tüm sorumluları yargılanmadan verilecek kararın eksik ve adaleti tesis etmekten uzak bir karar olacağını biliyoruz. İşçi katillerini koruyan devlet politikasının dün olduğu gibi bugün de bilincindeyiz. Çağdaş Hukukçular Derneği olarak yalnız hukuki mücadele ile bu politikanın değiştirilemeyeceğini biliyoruz. Yargı önüne çıkan her bir sanık ve toplanabilen her bir delil; kayıplarına sahip çıkan ve duruşma salonunu boş bırakmayan madenci ailelerinin mücadelesinin eseridir. Katliamın ilk günü de dediğimiz gibi; Kaza Değil Katliam, Kader Değil Cinayet! Amasra İçin Adalet!”
NURDAN EROĞLU